Перевод: со всех языков на русский

с русского на все языки

genç yaşında

  • 1 yaş

    во́зраст (м)
    * * *
    I
    во́зраст

    geçkin yaş — прекло́нный во́зраст

    genç yaşında — в молодо́м во́зрасте

    kaç yaşındasın? — ско́лько тебе́ лет?

    üç yaşındayım — мне три го́да

    on yaşındayım — мне де́сять лет

    çocuk daha yaşında değil — ребёнку ещё нет и го́да

    yaşını bitirmek / doldurmak — исполня́ться - о года́х

    on yaşını doldurdu — ей испо́лнилось де́сять лет

    yaş ilerlemek — ста́риться; станови́ться ста́рше ( годы идут)

    baban yaşındadır! — он тебе́ в отцы́ годи́тся!

    ben bu yaştan sonra... — э́то в мои́-то го́ды...

    yaşını [başına] almak — [по]взросле́ть; войти́ в года́

    yaşını başını almış — в года́х, в лета́х

    yaşı ne, başı ne? — он мо́лод ещё!

    yaşın ne, başın ne ki bize akıl öğretirsin! — ты ещё мо́лод нас поуча́ть!

    yaşı benzemesin! — не дай Бог ему́ тако́й же коро́ткой жи́зни!

    yaşı yerde / toprakta sayılası! — бран. чтоб ему́ сдо́хнуть! букв. (чтоб его́ го́ды в земле́ отсчи́тывались)

    yaşı yetmiş, işi bitmiş! — его́ пе́сенка спе́та!

    II 1.
    1) вла́жный, сыро́й

    yaş çamaşır — вла́жное бельё

    yaş odun — сыры́е дрова́

    2) све́жий

    yaş sebze — све́жие о́вощи

    2.

    yaş akıtmak / dökmek — пла́кать, пролива́ть слёзы

    yaşlara boğulmak — залива́ться слеза́ми

    göz yaşı — слеза́, слёзы

    yaşını içine akıtmak — сде́рживать / глота́ть слёзы; не подава́ть ви́да

    yaşlarını tutmamak — дать во́лю слеза́м

    göz yaşlarını tutmadı — она́ не смогла́ сдержа́ть слёз

    ••

    Türkçe-rusça sözlük > yaş

См. также в других словарях:

  • yaş — 1. sf. 1) Nemli, ıslak, kuru karşıtı 2) Kendi suyunu, canlılığını yitirmemiş, kurumamış, kurutulmamış, taze 3) is. Gözyaşı 4) argo Kötü Bugün işler yaş. 5) argo Zor Birleşik Sözler yaş çayır yaş kesim yaş pasta yaş sebze …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • erişmek — e 1) Varılması zamana, emeğe bağlı olan veya uzakta bulunan bir amaca varmak, ulaşmak Genç yaşında üne erişmiş, yönettiği oyunlar afişlerden inmemiş. N. Cumalı 2) Bir yere ulaşmak, varmak Boyu bir elli beş olduğu için eli ancak on beşinci düğmeye …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • fıtık — is., ğı, tıp, Ar. fatḳ İç organlardan bir parçanın, genellikle bağırsak bölümünün karın çeperlerini geçip deri altında ur gibi bir şişkinlik yapması, kavlıç, yarımlık Musiki hocamız genç yaşında bir fıtık ameliyatı sonunda ölmüştü. S. F.… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • tekaüt — is., dü, esk., Ar. teḳāˁud 1) Emekliye ayrılma 2) sf., hlk. Emekli Emeklilikten evvel aslan gibi olan bir adam, genç yaşında tekaüt edilirse sönüveriyor. B. Felek Birleşik Sözler tekaüt ikramiyesi tekaüt maaşı Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kendini kaptırmak — 1) bir şeyin etkisinden kurtulamayacak duruma düşmek Kendini genç yaşında rakıya kaptırdı, çok sürmedi, sonunda perişan oldu. O. C. Kaygılı 2) uğraşmaya başladığı bir işten kendini kurtaramamak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • zinde tutmak — genç ve diri kalmasını sağlamak Seksen bir yaşında da olsa çalışmak insanı zinde tutuyor. H. Taner …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • Turkish literature — A page from the Dîvân ı Fuzûlî, the collected poems of the 16th century Ottoman poet Fuzûlî …   Wikipedia

  • civan — is., Far. cevān 1) Yakışıklı genç erkek veya genç kadın Henüz on yedi yaşında pembe, beyaz, saf, masum bir civandı. Ö. Seyfettin 2) sf. Genç ve yakışıklı Handan gibi civan bir kız verir de içilmez mi? M. Ş. Esendal Birleşik Sözler civankaşı… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • Batuhan Karadeniz — Football player infobox playername = Batuhan Karadeniz fullname = Batuhan Karadeniz nickname = height = height|m=1.90 weight = 75 kg dateofbirth = birth date and age|1991|4|24 cityofbirth = İstanbul countryofbirth = Turkey currentclub = Beşiktaş… …   Wikipedia

  • Ahmet Kaya — (* 28. Oktober 1956 in Arguvan Provinz Malatya; † 16. November 2000 in Paris) war ein kurdisch türkischer Sänger und Komponist des Özgün Müzik aus der Türkei …   Deutsch Wikipedia

  • çocuk — is., ğu 1) Küçük yaştaki oğlan veya kız Çocuğun bir sütninesi vardı. R. H. Karay 2) Soy bakımından oğul veya kız, evlat Anası olacak bir kadın çocuğu omuzundan yakalamış. B. R. Eyuboğlu 3) Bebeklik ile erginlik arasındaki gelişme döneminde… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»